Dijital dünyada yükselen bazı trendler, aslında bize gelecekte atılacak pazarlama adımlarına yönelik de çok önemli ipuçları sunuyor. Peki, bunlar arasında en önemli yol göstericiler hangileri dersiniz?
En tecrübelisinden yeni başlayanına kadar herkesin bileceği üzere, dijital pazarlamada başarı elde etmenin değişmez birtakım kuralları mevcut. Kaliteli, alakalı ve özgün içerikler üretmek; bunlar arasında öne çıkan sadece birkaçı. Tabii bu alanda “değişmezler” kadar, “değişkenler” de çok önemli bir pay kapıyor. Hatta internetin bir diğer adı olan hızlı tüketim işin içine katıldığında, ikincinin bir nebze daha ağır bastığını görmek mümkün. İşte bu nedenle trendleri takip etmek ve değişimi yakalamak, içerik pazarlamanın en büyük stratejik ayaklarından birini oluşturuyor.
Evet; dijital dünya, gündem ve içeriklerin çok hızlı bir şekilde tüketilmesini inanılmaz ölçüde tetikliyor. Ancak internet kullanıcılarının – bu çağda her ne kadar bilişsel bakımdan farklılaşmış olsalar da – birer insan olduğu unutulmamalı. Yani geçici gibi görünen her şey, bireyin ve dolayısıyla kitlenin zihninde kalıcı yönelimler doğuruyor.
Bu bağlamda dijital dünyada hızla tüketilen her yenilik, özümsenme derecesine göre daha uzun soluklu olguları da beraberinde getiriyor. Yani dijital ortamda yükselen bazı trendler, aslında bize gelecekte atılacak pazarlama adımlarına yönelik de çok önemli ipuçları sunuyor. İşte başlı başına dinamizmi ifade eden dijital pazarlamanın çekiciliği de burada: Yenilikleri hazmet, adapte ol ve yoluna devam et! (Aksi takdirde Dijital Darwinizm sizi de sindirebilir. -Bir dost)
Biraz sonra değineceğimiz tüm maddelerin ağırlıklı olarak;
Ana odaklara dayalı olacağını peşinen söyleyelim. E, zaten tüm bunlar dijital geleceğin ta kendisi, değil mi? O zaman başlıyoruz!
2010’ların başında 7’den 70’e herkesin hayatına bomba gibi giren Facebook, artık sosyal medya dünyasının Ronaldinho’su… Evet, bir zamanlar dünyayı salladı ve hala efsane; ama artık işler çok değişti. Çünkü kondisyonları yerinde olan futbolcuların dahi maalesef bir emeklilik yaşı var. Öyle ki Forbes da bir araştırmasında, Facebook kullanıcılarının yüzde 41’inin 65 yaş ve üzeri kullanıcılardan oluştuğunu göstererek bunu kanıtlıyor.
Yeni nesil artık Youtube, Instagram ve son zamanların yükselen yıldızı TikTok’ta. Bunun asıl nedenini ilerleyen maddelerde detaylandıracağız. Ama bir diğer ateşleyici sebebine şimdi değinebiliriz:
Facebook, 2018’de ortaya çıkan veri ihlali meselesinden sonra güvenilirliğini büyük ölçüde kaybetti. Bu nedenle de pek çok kullanıcı farklı aktif platformlara yöneldi. Gerçi hala en sık kullandığımız platformlar Facebook bağlantılı ama konumuz şimdilik veri güvenliği değil. O yüzden buna masumca, “Facebook’un kariyerine teknik direktör olarak devam etmesi” deyip geçebiliriz. 🙂
Daha görsel, daha etkileşimli, daha büyüleyici… Günümüz kullanıcıları metin, görsel ve müzikal ögeleri bir arada kullanmaya olanak tanıyan platformlara yöneliyor. “Ama Facebook da öyle değil miydi zaten?” dediniz sanki… Ancak şairin burada asıl anlatmak istediği şu: Hazır görsel ve video edit seçenekleriyle kolayca profesyonel görünen postlar oluşturmak…
Bu avantajından dolayı yeni neslin cazibe merkezi olan TikTok’tan sonra, Instagram da işe Reels ile el attı. Ayrıca Instagram’ın influencer pazarlamacılığını özellikle de sabit görsel konusunda elinde tutuyor olması, canlı yayın imkanı, son zamanlarda eklenen blog özelliği, story’ler ve farklı platformlarla ortak müzik uygulaması gibi pek çok özelliği bu platformu insanların vazgeçilmezi kılıyor. Dolayısıyla Instagram, aylık 1 milyarı geçen kullanıcı sayısıyla markalar için de bulunmaz bir ortam sunuyor.
Bir mağazaya girdiğinizde sizi ilgisiz bırakmayan ve içeriye girer girmez güler yüzle “Hoşgeldiniz, nasıl yardımcı olabilirim?” diyen bir görevli… Tabii aynı zamanda başınızda bekleyip sizi sıkmamalı da değil mi? İşte bunun dijital karşılığını bugün e-ticaret sitelerindeki chatbot adlı sohbet robotları oluşturuyor. Yazılı ve sözlü olarak iletişim kurmaya imkan tanıyan yapay zeka temelli bu servisler, sistem veri topladıkça daha fazla gelişerek insani bir boyut kazanabiliyor.
Ayrıca chatbot’lar;
Avantajlarından dolayı işletmelere insan kaynağı yönünden de pek çok çıkar sağlıyor. Öyleyse chatbot’ların bu haklı yükselişini biraz da rakamlarla konuşalım. Yapılan çeşitli araştırmalar konu ile alakalı şu kayda değer öngörüleri ortaya koyuyor:
2023’e kadar işletmeler ve tüketiciler, sohbet robotları sayesinde tahmini olarak 2,5 milyar saat zaman tasarrufu yapacak.
2018’de 1,17 milyar ABD Doları olarak değerlendirilen küresel chatbot pazarı, 2026 yılına kadar 10,08 milyar ABD Doları olacak.
Mobil internet kullanımının yükselişi öyle klasik bir olgu haline geldi ki artık dijital pazarlama dünyasının gündeminde bile değil. Hal böyle olunca insanlar, karşılaştıkları içeriklerde de mobil tüketimi daha kolay olanlara yöneliyor. Yani metin tabanlı içerikler yerine video içerikler kullanıcıların daha çok dikkatini çekiyor. Bu konuda ise ImpactBND’nin 2019’da yayımladığı istatistikler oldukça önemli kanıtlar içeriyor. Buna göre;
Bu nedenle işletmeniz video pazarlamaya hala adım atmadıysa, bu konudaki çalışmalarınıza daha fazla geç kalmadan başlamalısınız.
Dijital dünyanın en eski ama en kalıcı iletişim kanallarından birinin e-postalar olduğu bir gerçek. Milyarlarca kullanıcı hala gerek kişisel gerek ticari gerekse de akademik anlamda e-postayı kullanmaya devam ediyor. Buna bağlı olarak e-posta pazarlamacılığı ve otomasyon sistemlerinde de giderek daha büyük gelişmeler kaydediliyor. Nitekim e-posta pazarlamacılığı alıcı yolcuğunu ilerletmede en etkili yollardan biri olarak geçerliliğini koruyor. Bu doğrultuda da kişiselleştirilmiş e-postalar, yeniden pazarlama gibi çalışmalarda hala en kesin sonuçlara ulaşmayı sağlıyor.
Testler, anketler, artırılmış gerçeklik reklamları, 360 derece videolar… Etkileşimli içeriklere örnek verebileceğimiz tüm bu türler, alıcı adaylarına daha sürükleyici ve ilgi çekici bir deneyim sunuyor. Ve üstün teknolojilerden faydalanılarak geliştirilen bu formatlar günümüzde gittikçe daha kolay ulaşılabilir bir hale geliyor. Bu nedenle sektörünüz ya da sunduğunuz ürün/hizmet fark etmeksizin, pazarlama çalışmalarınıza bu formatları da dahil etmeyi artık düşünmeniz gerekiyor.
İnsanların halihazırda konuşmayı sevmeleri ve etkileşim yolu olarak bunu tercih etmeleri, haliyle makinelerin de bu doğal yönelimi yakalamasını sağladı. Çıktıkları ilk günden itibaren dünyada tam anlamıyla büyük ses getiren Siri ve Alexa gibi asistanlar, bu anlamda günümüzün iki eli dolu bireylerine büyük kolaylıklar sunuyor. Ancak sesli aramalarda kullanıcıların karşılaştıkları zorlukların aşılabilmesi adına, markaların pazarlama içeriklerini buna göre optimize etmesi gerekiyor. Bunu yapmak, Google SERP’teki (arama motoru sonuç sayfası) konumunuzu yukarılara taşımanıza veya öne çıkan snippet’leri almanıza yardımcı olacaktır .
E-postalar ve sosyal medya mesaj kutuları, insanların arkadaşları ve iş amaçlı bağlantılarıyla iletişime geçmesi için harika birer aracı olabilir. Ama anlık mesajlaşma uygulamalarının bu konudaki payı hiç de azımsanacak gibi değil. Haliyle kullanıcıların bu uygulamalarda geçirdiği süre markaların da gözünden kaçmıyor. Mesela konuya yine Facebook’tan girecek olursak, yapılan araştırmalar; Facebook Messenger aracılığıyla yapılan pazarlama faaliyetlerinin, akıştaki organik gönderilere göre 10 ila 80 kat daha fazla etkileşim sağladığını ortaya koyuyor. Bu da messenger marketing adı verilen bu pazarlama tekniğine ağırlık vermek için markalara çok sağlam bir sebep sunuyor.
Omnichannel (çok kanallı) pazarlama, pazarlama çalışmalarında birden fazla kanalda entegrasyon ve tutarlılığın sağlanmasını ifade ediyor. Buna göre söz konusu strateji; e-posta, mobil uygulamalar, sosyal medya ve blog sayfaları dahil olmak üzere pek çok kanalda, eş yoğunlukta ve bağlam bakımından senkronize bir şekilde içerik yayınlanmasını gerektiriyor. Marka güvenilirliğini büyük ölçüde artıran bu yöntem doğal olarak müşteriyi elde tutma, ortalama sipariş sayısı ve satın alma sıklığı gibi rakamlara da doğrudan etki ediyor. Bu nedenle içerik pazarlama stratejinizi, sizin için en doğru platformlar üzerinden geniş kapsamlı bir şekilde yeniden ele almanız gerekiyor.
Metin odaklı içerikler ne olursa olsun dijital pazarlamanın en temel direklerinden biri. Buna ister kapsam ister maliyet isterseniz de diğer kanallara derinlikli bir kaynak oluşturması bakımından yaklaşın. Dolayısıyla içerikte kalite, dijital pazarlamanın değişmez kaideleri arasındaki yerini koruyor. Bununla birlikte Google da geliştirdiği algoritmalar doğrultusunda daha akıllı bir hale gelerek bu konudaki duruşunu sağlamlaştırıyor.
Ekim 2019’da yapılan BERT Güncellemesi halihazırda sondan eklemeli bir dil olan Türkçedeki içerikleri henüz etkilemediyse de, bunun birkaç nüans farkıyla tesirini göstermesi kaçınılmaz. Bu nedenle pazarlamacıların, 2020 ve sonrasında içerik stratejilerini kurgularken kullanıcının amacına daha yakın, derinlemesine, doğru ve güncel içeriklere öncelik vermesi gerekiyor. Hatta bunu doğrudan Google’ın üst düzey yöneticilerinden John Mueller’in ağzından da aktaralım:
“En son SEO trendlerini takip etmek yerine bir sitenin yüksek hızlara, yararlı bağlantılara ve iyi yazılmış içeriğe sahip olmasını sağlamak daha önemli.”
Yani…
Birçok marka içerik pazarlamaya gereken önemi vermeye yeni yeni başlamışken, öte yandan içerik pazarlamadaki yenilikler de almış başını gidiyor. Dolayısıyla markaların, henüz bu konuda çalışmaları yoksa içerik pazarlamaya bir an önce adım atması; sonrasında ise yeniliklere hızlıca adapte olması gerekiyor. Yapay zeka teknolojisi, videolar, sesli aramalar, etkileşimli içerikler ve daha niceleri… 2020 ve sonrasında tüm bunlar markanızı büyütmek için size sonsuz fırsatlar sunuyor. Öyleyse şimdi, geleceği yakalama vakti!
© Makevisible. Tüm hakları saklıdır.
Designed by ordek.co
Bir cevap yazın